Neslihan Erdem


DOKTORCLUB AWARDS

TÜRKİYE’ NİN SAĞLIK ÖDÜLLERİ


Türkiye’ nin Sağlık Ödülleri’ Doctorclub Awards’ Her yıl sağlık alanında yapılan yenilikçi çalışmaları ödüllendirmektedir. 2024 Sağlıkta İnevasyon uygulamaları Yarışması ödül töreni 24.01.2025 tarihinde yapıldı.  Kazanan projeler çok değerli ve önemli sağlıkta inavasyon uygulamalarıydı. Yarışmaya katılan, finale kalan ve ödül alamaya hak kazanan tüm proje sahiplerini tebrik ediyorum. Ülkemizin köklü üniversitelerinden İstanbul üniversitesinin hazırladığı 19 kategori şeklinde hazırlanan yarışmaya katılan projeler İstanbul üniversitesi Cerrahpaşa Tıp fakültesi hocalarından oluşan 120 jüri üyesi tarafından belirlenen finale kalan projeler ,online olarak 107000 üye hekimin oylamasıyla gerçekleşmiştir. Yarışmayı kazananlar ve projelerine https://doktorclubawards.com/finalistler adresinden bakabilirsiniz

 

 Ben de sesbebe.com (sağlıklı ebeveyn sağlıklı büyüyen bebek)isimli projemle yarışmaya katıldım. Projemin içeriği Sosyal medya entegre wep tabanlı uygulama oluşturmak. Hemşirelerimizin koordinatörlüğünde ki sağlık ekibimiz( hekim, dil ve konuşma terapisti, diyetisyen, fizyoterapist, ebe, ergoterapist,  emzirme danışmanı, eczacı, psikolog )tarafından hazırlanan, eğitim içerikli videoları, animasyonları, bilgilendirme broşürlerini, makaleleri, yenidoğana ait bazı bilgileri ve aile temalı flimleri ailelere bu uygulama sayesinde ulaştırmaktı.  Ebeveynler bu uygulamayla bebeğinin hastanede kaldığı süre içerinde ve daha sonra ki günlerde de bebeği için gerekli tüm bilgilere bu uygulama sayesinde ulaşabilecekti. Bu uygulamayla edindiği bilgiler ve izlemleri hastanede kaldıkları süre içerisinde yüzyüze eğitimlerle de desteklemekti. Projemin öncelikle oluşturmama sebep olan, Kuran-ı Kerim de  Hz. Musa annesinin bebeğinden ayrılışıyla, yaşadığı üzüntüsünün anlatıldığı  Kasas süresinin 12. Ayetidir. Ayeti okuduğum da annenin bebeğini kucağına alacağı güne olan inancı, ayrı kalma ve görememe duygularından daha baskın olduğunu düşündürdü. Buradan yola çıkarak YYBÜ’de bebeği yatan annenin bu süreçte kaygılarını azaltacak neler yapabileceğimizi düşünürken bu proje fikri ortaya çıktı.

Ekonomik alt yapısını sağlayamadığımız projemle finale kalamasam da, İnegöl Devlet Hastanesi olarak 13 proje ile yarışmaya katılıp,  6 kategoride finale kalıp, 2 kategoride de ödül almanın gururunu yaşadık. Biz bu çalışmalarımızı kısıtlı zamanlarda kısıtlı bütçelerde tamamen gönüllülük esasına dayanarak tamamladık. Ödül töreninde ödülünü alan arkadaşlarımız sahneye bizleri de davet ederek, bizlere teşekkürlerini sunarak ödüllerini aldılar. Bazen öyle anlar vardır ki yaşadığınız andan ibaret değildir o an, o anı yaşamak için saatler günler aylar ve belki yıllarca süren çalışmaların sonucunu görürsünüz. O gün bizler içinde tam olarak öyle bir andı ve sadece bizler için değil o salon da olan herkes için durum böyleydi. Hepimiz ödülünü alanların her birinin ödüllerini alırlarken yaptıkları konuşmalarını, aynı heyecanla ve merakla dinledik.  Gece tam anlamıyla mükemmeldi. Bu kadar değerli bir yarışma töreninin daha sonrasında ulusal basında yer almasını bekledik ama ne yazık ki ne ulusal basında ne de sosyal medya mecralarında, kişilerin kendi paylaşımları dışında bilim insanlarına, bu projelere ve ödül törenine yer verilmedi. Bizler bilime adanmış hayatları ve projelerini hayranlıkla dinledik, tüm ana haber bültenlerinde, belki bir ulusal kanalda canlı yayında sizlerde gururla izlemeliydiniz. Hedefleri olan gençlerimiz izlerken kendilerini hayal etmeliydi, vazgeçenler, pes edenler, imkânsız diyenler izlemeliydiler, çare bekleyen hastalarımıza umut olmalıydı projeler… Mutlaka baştan sona yayınlanmalıydı bu ödül töreni! 

 

 Oğuz Atay’ın yazdığı ‘ Bir Bilim Adamının Romanı Mustafa İnan’ adlı kitabında, o kadar güzel anlatmış ki bilim yolculuğunu. Erdal İnönü’ün önerisiyle, TÜBİTAK toplumumuzun bilimsel düzeyini yükseltmek ve gelecek nesillere de mutluluklarını bilimsel anılar bırakmakta arayan insanlarımızın çoğalmasını sağlamak amacıyla bir bilim adamının hayatının anlatıldığı bir kitap yazılmasına karar verir. Kitabın yazarı Oğuz Atay, o yıllarda İstanbul Teknik Üniversitesinde akademisyen ve aynı zamanda yazardır. Bilimsel kurulunun isteğiyle, Kendisinin de hocası olan Prof.Dr. Mustafa İnan’ın hayatını yazmayı kabul eder.  Prof.Dr. Mustafa İnan’ın doğumundan başlayıp ölene kadar süren hayatını(1944-1967)roman şeklinde kaleme alır. Kimilerine göre kitabın belki edebi bir değeri yok;  ama kitabın her satırında bilime adanılmış bir hayatı göreceksiniz, okumanızı tavsiye ederim. Kitapta derin anlam ihtiva eden bir cümleyi sizinle paylaşmak istiyorum, “ Aklın yanına hikmet dediğimiz yüksek bilgi kabiliyetine de yer vermek lazımdır. Hikmet bu âlem olaylarına, onun üstüne çıkarak mütevazı bir şekilde bakmak, aralarında ki iç ahengi sezmek, aşk ile realitenin derinliğine nüfuz etmektir. Bu anlamda bir şair, bir hâkim, bir mutasavvıf ve veli, âlimden çok derin olarak realiteye ulaşabilir. Kim iddia edebilir ki bugün Einstein, Mevlana’dan daha çok tabiat sırrına ulaşmıştır. “