Veda Etmiyorum
Kitabın çevirisini yapan Göksel Türközü, kitabın yazarı olan Han Kang’la tanıştığını; kitabın çevirisini yaparken aynı duyguları aktarmak için defalarca iletişime geçtiğini, dilimize doğru aktarım yapabilmek amacıyla yazarla sürekli görüştüğünü anlatıyor bir programda. Güney Kore’ye gittiğinde yazarla yüz yüze de görüştüğünü, Han Kang’ın aslında çok çekingen biri olduğunu söylüyor sayın Türközü. Güney Kore’nin kültürel yapısının bizim kültürümüzle benzer yönleri olduğunu, ataerkil bir millet olduklarını belirtiyor.
Yazarın Vejetaryen adlı kitabında bu durumu çok net görebiliyoruz. Kadın bir yazar olarak ülkesinin karanlık tarihini anlatıyor ve bu kitapla 2024 Nobel Ödülü’nü kazanıyor.
Kitap, iki kız arkadaşın dostluk hikâyesiyle başlayıp akıl almaz bir katliamın içine doğru sürüklüyor. 1948–1949 yılında başlayan Jeju Ayaklanması’ndan bahsediyor. 1950 Güney Kore Savaşı’nın başlangıcı olarak da görülen bu isyanın içerisinde anne, baba ve kardeşleri öldürülen Inson’un ebeveynleri o dönem ve sonrasında yaşadıklarını anlatıyor.
Anlatıcımız olan Inson’un arkadaşı Gyongha’nın bakış açısından olaylara tanık oluyoruz.
Inson’un annesi, ilkokul beşinci sınıftayken anne ve babasının cesedini karların altında ararken ölen bir kişinin yüzünde karın erimediğini görmüş. Küçücük yüreğine kara ölüm gerçeğini yüklemesini yazar duygu yüklü bir şekilde anlatıyor ve siz bunu yüreğinizin ta derinlerinde hissediyorsunuz.
Inson ölümcül bir kaza geçirdiğinde, annesi haberi almadan önce onu rüyasında beş yaşındaki haliyle görmüş. Ancak rüyasında, yağan kar Inson’un yüzünden eriyip gitmemiş; sıcacık bir çocuğun yüzünden kaybolmak yerine öylece duruyormuş. Kar ve ölüm temalı bu paragraf, anlatımı hem etkileyici kılıyor hem de edebi yönden zenginleştiriyor.
Yazar, anlatımında katliamlarda öldürülen insanlar arasında çocukların, hatta bebeklerin de olduğunu tanıklıklarla aktarıyor. Kitap, 80 yıl öncesini bugüne ustaca taşıyor.
Kendi ülkesinin karanlık tarihini yazmaya cesaret edebilen az sayıda yazar vardır. Ben de Elif Şafak’ın Ustam ve Ben kitabını, Osmanlı tarihinin bazı olaylarını çarpıtarak yazdığını düşündüğüm için okumaktan vazgeçmiştim.
2018’de böyle düşündüğüm için yarım bıraktığım bu kitabı, bugün tekrar elime alıp okumayı düşünüyorum. Bizim tarihimizde de acı gerçekler var. Doğruluğu tartışılıyor olması olmadığı anlamına gelmediği gibi hep öyleydi şeklinde de yorumlanmamalı ve bunlardan kaçmak yerine yüzleşmek daha doğru olur belki de ...